14 Nisan 2008 Pazartesi

Kitaplardan Alıntılar..2.. Wittgenstein


Muhtelif kitaplardan... Çoğunlukla Yan Değiniler, Altıkırkbeş.


-0-
"Man kann die Menschen nicht zum Guten führen; man kann sie nur irgendwohin führen. Das Gute liegt außerhalb des Tatsachenraumes."

- İnsanlar iyiye doğru götürülemezler; ancak şuraya buraya götürülebilirler. İyi, olgu uzamının dışında yatar.

-0-

- Çok sey bilen için yalan söylememek zordur.
- Kişi yalan söylemiyorsa yeterince özgündür.

- Filozofların biribirileriyle selamlaşma biçimi şöyle olmalı: "Kendine zamanın ola!"

- Yalnızca tinle üflenmiş boş bir balon gibi ortalıkta gezinmek zorunda olmak utanç verici birşey.

- Başkasının derinlikleriyle oynama!

- Dehanın ölçüsü kişiliktir. Kişilik, tek başına, dehayı oluşturmasa bile. Deha 'yetenek ile kişilik' değil, özel bir yetenek biçiminde dilegelen kişiliktir. Nasıl bir insan birini kurtarmak için suya atlarken, bunu yüreklilikten yaparsa, bir başkası da, yüreklilikten, bir senfoni yazar. (Bu zayıf bir örnek)

- Kendine bak; kendini hiçbir zaman anlamayacaksın. Çünkü kendini bir dizi tasarım içinde görüyorsun, sonunda da dağılıp gidiyor hepsi.
Çünkü kişi kendisine dışardan bakamaz, zira kişi kendisinin nasıl göründüğünü sahiden görmez, çıkarsayabilir ancak. Kişi kendine gerçi, bu koşullar altında ben bir başkası için ne derdim, diye sorabilir. Ama yanıt şu: Bilemezdim. Bilseydim de, o başkasıyla ilgili haklı olduğum konusunda bir şey söylemiş olmazdim. Kişinin kendi üzerine sığ bir yargıda bulunması, kendini ucuz bir biçimde şu ya da bu komedinin ya da trajedinin oyuncusu sayması, bunları bir başkasi için yapması kadar iğrenç bir şey. Düşün ki, başına ne gibi bir mutsuzluk, nasıl bir acı gelirse gelsin, bunu sen kendin hakettin. ...

- İlkin gezginliğe çıkmak gerek; ancak sonra yurduna dönebilir, o zaman da ötekileri anlayabilirsin.

- Bir şey iyi ise kutsaldır da. Bu, garip bir biçimde benim etik görüşümü özetliyor. Doğaüstü olanı ancak doğaüstü olan dilegetirebilir.

- İnsanın - belki de halkların - hayret duymaya uyanmaları gerekir. Bilim, onları yeniden uyutmanın aracıdır.

- Bir özveride bulunup sonra da bununla övünürsen, bütün özverinle birlikte lanetlenirsin.

- İş senin gurur binanı yıkmakta. Korkunç bir uğraş gerektiriyor bu da.

- Yaşamda gördüğün sorunun çözümü, sorunsal olanı yok eden bir yaşama türüdür.
Yaşamın sorunsal olması, yaşamının, biçimine uymaması demektir. Öyleyse, yaşamını değiştirmelisin; yaşamın biçimine uyduğunda, sorunsal olanı da yok olacaktır.
Ama burada bir sorun bulunduğunu görmeyen, önemli birşeye, hatta en önemli şeye körmüş gibi gelmez mi bize? Böyle birinin, öylesine, kör yaşadığını, sanki bir köstebek gibi yaşadığını, ve bir görebilse, sorunu görebileceğini söylemek istemiyor muyum?
Yoksa şöyle demeli miyim: Doğru yaşayan, sorunu bir üzüntü kaynağı olarak, yani sorunsal bir şey olarak değil, daha çok bir neşe kaynağı olarak duyar- sanki yaşamını çevreleyen uçucu bir hava olarak; yanıt bekleyen bir arka plan olarak değil.

- Alnıyazılmışlık: Öyleyse, kişi yalnızca en korkunç acılar içindeyken yazmalı- o zaman bambaşka bir anlamı olur yazdıklarının. Ama, bu yüzden, bu yazılanı da kimse bir doğrudur diye alıntılıyamamalı; meğer ki bunu söylerken kendisi de acı çekiyor ola. - Bir kuram değildir ki bu. - Ya da: bir doğruysa, söylendiğinde, hemen ilk ağızda dilegetiriliyormuş gibi görünen doğru değildir. Bir kuramdan çok, bir iç çekiştir, ya da bir haykırış.

- İnsanlar, bugün, bilim adamlarının kendilerine birşeyler öğretmek için; şairlerin, müzisyenlerin, vb. ise hoşça vakit geçirtmek için varolduklarını sanıyorlar. Berikilerinin kendilerine öğretecek birşeyleri olduğu akıllarına gelmiyor.

- Nedensel bakış biçiminin baştançıkarıcılığı, kişiyi, " tabii ya bu böyle olup bitmiş olmalı " demeye götürmesindendir. Oysa kişi şöyle düşünebilmeliydi: bu, böyle, ve başka bir çok farklı biçimde de olup bitebilirdi.

- Nasılda zor oluyor gözümün önünde olanı görmek.

- Bir insanın sevgisini kazanmışsan, bunun karşılığını, hangi özveride bulunursan bulun, fazla ödemiş olmazsın; ama o sevgiyi satın almak için her özveri fazladır.

- Saçmalamaktanda korkma! Yalnız, saçmalamalarına kulak kabartmalısın.

- Bugün bir yönelimle savaşıyoruz. Ama bu yönelim ölecek birgün, başka yönelimlerce bir kenara itilecek, o zaman bizim ona karşı çıkışımızda anlaşılır olmaktan çıkacak; bütün bunları niçin söylenmek zorunda kalındığı kavranılamayacak.

Hiç yorum yok: